Zihin Okulu
Zihin Okulu
Zihin Okulu
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Zihin Okulu

Parapsikoloji - Telekinezi - Astral Seyahat - Telepati - Meditasyon...
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Hipnoz Hakkında

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
JiTeM
Admin
JiTeM


Mesaj Sayısı : 122
Kayıt tarihi : 04/04/11
Yaş : 30
Nerden : İstanbul

Hipnoz Hakkında Empty
MesajKonu: Hipnoz Hakkında   Hipnoz Hakkında Icon_minitimeSalı Nis. 05, 2011 6:20 pm

Hipnoz Nedir?


Hipnoz, kendiliğinden oluşan doğal bir zihin durumudur.

İnsan ırkı var olduğu sürece , hipnoz vardı ve var olacak.. Hepimiz, bu kendiliğinden oluşan zihin durumunu, bilmeden, farkında olmadan sürekli kullanırız. Örneğin, eğer bir TV programı ya da sinema filmi izlerken, tamamen seyrettiğinize dalmışsanız, büyük olasılıkla hipnoza girmişsinizdir. Bu hipnoz ya da hipnoz benzeri durum annenizin ya da eşinizin sizi akşam yemeğine çağırmasını, size bağırana kadar, duyamamanıza neden olur..
(Reklamcılar bunu çok iyi kullanır.TV programlarını sizi hipnoza sokmak için kullanıp, siz hipnoza girdikten sonra bilinçaltınıza telkinlerde bulunarak, sattıkları malı almanızı sağlarlar.) Hipnoz, kendiliğinden oluşan doğal bir zihin durumudur. Herkes bir çok kez hipnozu yaşamıştır. Bilerek ya da bilmeden. Bu doğal oluşan zihin durumunun tipik bir örneği otoyol hipnozu olarak adlandırdığımız, araba sürerken, sürücüde oluşan oluşan dalma halidir. Bilinçaltı yola odaklıyken bilinciniz farklı düşünceler arasında gezer, ve sapacağınız kavşağı geçtikten sonra uyanırsınız.

Amerikan Tıp Biriliği hipnozun iki bölümü olduğunu belirtiyor

1. Kritik faktörün (bilincin yargılayan özelliğinin) bypass edilmesi
2. Kabul edilebilir seçici bir düşüncenin kurulması ve kalıcı hale getirilmesi

Bu tanım, hipnozun anlaşılır ve kabul edilen bir tanımıdır.

Kritik edici etkenin atlanması, basitçe, sizi sınırlayan inanışların gevşetilmesi demektir. Örneğin hipnozun anestezi (ağrısız durum) oluşturmak için kullanılması 1958 den beri Amerikan Tıp Birliği (AMA) tarafından kabul edilmiştir. Hipnozun ağrı duyulmayan bir durum yarattığı, kabul edilen bir gerçektir. Ama, zihnin, düşüncenin, güçlü bir ağrısız ortam yaratabileceğine inanamazsa, bunu başaramaz. Ama hipnozdayken, bu sınırlayıcı yanlış inanç aşılır ve çok kısa sürede ağrı duyulmayan bir ortam oluşur.

Kritikal faktörün bir anda aşılarak nasıl hızla hipnoz olduğunu merak edenler bu linki tıklayın. ( Ben de genellikle bu tip hipnoz indüksiyonu uyguluyorum..)

Tanımın ikinci kısmı olan, seçici kabul edilebilir bir düşüncenin kurulması, hipnotik indüksiyon dediğimiz yöntemle bir kişiyi hipnoza yönlendirmeyi anlatır. Seçici düşüncenin oluşturulması sizin sınırlayan yanlış inançlarınızı ( çocukluğunuzdan bu yana toplum veya büyükleriniz tarafından beyninize enjekte edilmiş alışkanlık ve inanışlar) reddetmenizi sağlayacak zihinsel ortamı yaratır ve böylece yeni güçlendirici inanışları kabul edersiniz.

Hipnotik durum yaşamınızda uygun değişikleri yapmanız için en uygun ortamdır. Çünkü, sizi daha sağlıklı ve mutlu yaşama ***ürecek değişiklikleri yapmanızı engelleyen düşünce ve inançları bir kenara itersiniz.

İsteyen herkes hipnoz olabilir.

Herkes hipnoz olabilir

O halde şu anda artık siz de isterseniz hipnoz olabileceğinizi biliyorsunuz. Bunu aslında binlerce kez yaşadınız.. Gündüz ayakta rüya görürken yaşadınız, sevdiğiniz bir programı seyrederken yaşadınız, ve reklamlarda duyduğunuz yeni bir markayı alırken başkasının size verdiği hipnotik telkinleri kabul ettiniz.

Sonuç: Herkes hipnoz olabilir. Hipnoz hali zaten hep orada, zihinin bir işlevi olarak mevcuttur. Amaç sadece zihnin o halini aktif hale getirmektir. Aynı uyumak gibi.. Zihin nereye odaklanırsa o kısım aktif hale gelir. Hipnoz olmak isteyen herkes hipnoz olabilir.


Hipnozunun Anayasası


Analitik Hipnozla iyileşmem için aşağıdaki maddeleri anladım ve onaylıyorum
ve bu sözleşmeye uyacağıma söz veriyorum.

1. Hipnozun ne olduğunu anladım.Hipnozun uyku olmadığını öğrendim. Hipnoz duyguları hissetmektir.
Bu nedenle duygularımı hissetmeme izin veriyorum.
Hipnoz bilincimi işe karıştırmadan yaptığım her türlü eylemdir.
Hipnoz olmayı istiyorum ve terapistimin dediği herşeyi eleştirmeden yargılamadan tüm gücümle yerine getirmeyi kabul ediyorum.

2. İyileşeceğime inanıyorum.
Hipnoterapi ile iyileşeceğime inanıyorum.
Bu konuda yeteri kadar bilgilendim.
Sorunlarımın kaynağının bilinçaltında halledilmemiş duygular olduğunu anladım ve bu sorunlarımın hipnoterapi ile ortadan kalkacağına inandım.

Terapistimin iyileşme amacıyla duygularıma ulaşmak için uygulayacağı her türlü tekniği peşinen uymayı kabul ediyorum. Bu duygulara ulaşma çalışmasının otomatikman hipnoz ortamını yaratacağını öğrendim ve artık biliyorum.

3. Mucize beklemiyorum.
Mucize Hz. Musa'nın kızıldenizi bir asa darbesiyle ortadan ikiye ayırmasıdır.Bugüne kadar iyileşmemiş bir sorunun hipnoterapi ile kısa sürede iyileşmesi mucize değil sadece doğru nedene doğru yöntemin uygulanmasıdır.
Tüm kalbimle iyileşeceğime inanıyorum ama bunu bir mucize olarak beklemiyorum. İyileşmeninde bir sürec olduğunu kabul ediyorum.
Hipnoterapinin de diğer iyileştirme yöntemleri gibi sabırla ve metodik olarak uygulanması gerektiğini biliyorum. Ama tüm diğer iyileştirme yöntemlerinden daha kısa sürede sonuç verdiğini biliyorum.

4. Bunu ben başaracağım.
Hipnoz olmanın ve iyileşmenin tamamen bana bağlı olduğunu biliyorum. Kendi önümde engel olmamayı kabul ediyorum.Bu anayasada belirtilen iyileşme yönünde iyileşmek için kendimin çaba göstermesi gerektiğini biliyorum.
Terapistimin beni nasıl başaracağım konusunda doğru yönlendireceğine inanıyorum ve güveniyorum.

Terapistimin benim iyileşme sürecimde hangi kademelerden hangi yöntemlerin en uygun olacağını bildiğini peşinen kabul ediyorum ve onun tekniklerini özellikle terapi esansında sorgulamıyorum. Sorgularımı terapi sonrasına bırakıyorum.

5. Sorunlar benim sorunumdur.İyileşmek için benden başka kimsenin değişmesini beklemiyorum. Tekrar ediyorum benden başka kimseden bana yardım etmesi için medet ummuyorum.
Kimse için iyileşmiyorum. Sadece kendim için. Kendim için.
Ancak ben değişirsem iyileşeceğimi biliyorum, kabul ediyorum. İyileşmenin olayları ve kişileri yeni bir çerçeveden görmek olduğunu anladım.

6. Herkesi af etmeyi istiyorum ve kabul ediyorum.
Bana acı ve üzüntü vermiş yaşayan ya da ölü her kim varsa peşinen af etmeyi istiyorum. Af etmemnin ne anlama geldiğini anladım ve onaylıyorum.
Başkalarının bana karşı uygunsuz ve yanlış davranışlarından dolayı kendimi cezalandırmaya son vermek istiyorum.
Gerçek affı sağlamak için terapistimin göstereceği her türlü yöntemi uygulamayı peşinen kabul ediyorum.

7. Kendimi af etmeyi istiyorum ve kabul ediyorum.
Geçmişte yaptığım ve yanlış olduğunu düşündüğüm tüm yaptıklarımı af etmeyi ve pişmanlıklarımdan kurtulmayı istiyor ve kabul ediyorum. Yaptığım her şeyi onaylamak istiyorum. O zamanlar elimden gelenin en iyisini yaptığımı kabul etmek istiyorum.

8. Kendimi gerçekten değerli hissetmek istiyorum.
Bu dünyaya gelmiş her insanla eşit hak ve değere sahip olduğumu biliyorum ve böyle hissetmek istiyorum. Beni değersiz hissettiren tüm duygulardan kurtulmak için tüm olumsuz duygularımı temizlemeyi peşinen kabul ediyorum. Kimsenin benim değerimi bicemiyeceğini peşinen kabul ediyorum ve bu bakış açısına bilinçaltımında ulaşmasını arzu ediyorum.

9. Geçmişimi onaylamayı ve kabul etmek istiyorum.
Kendime karşı dürüst olmayı kabul ediyorum. Sorunlarımla her ne ise yüzleşmeye ve kabul etmeye hazırım.
Geçmişteki her türlü samimiyetsizliğimi de samimi olarak kabul etmeye razı ve hazırım. Geçmişimde yaşadığım hiç bir olaydan dolayı utanç, pişmanlık, acı, üzüntü kin, öfke, kırgınlık hissetmemeyi istiyorum ve bu yönde çaba göstermeye hazırım.

10. Olumsuz duygularımla yüzleşmeye ve temizlemeye hazırım.
Tüm sorunlarımın kaynağının geçmişte birikmiş olumsuz duygular olduğunu anladım. Tüm bu duygularımı öncelikle kabul ediyorum. Duygularımı hissetmeyi istiyorum. Kendime bunu bir hak biliyorum.
Duyguları kolayca hissetmemenin de bir bilinçaltı koruma mekanizması olduğunu kabul ediyorum ama yine de hissetmeye hazırım. Ve bu yönde çaba göstereceğim. Duygularımdan kaçtıkça iyileşemiyeceğimi biliyorum. Tüm olumsuz duygularımı anlamak, bulmak ve boşaltmak arzusu ve kararlılığındayım.


Hipnoz Neden Etkili?


BİLİNÇ VE BİLİNÇALTI

İnsan zihnini bilinç, bilinçaltı ve bilinç dışı olarak değişik bölümlere bölerek inceliyoruz.. Tabii beynimizde böyle, şurası bilinç şurası bilinçdışı diye sınırları belli alanlar yok..
Aslında zihin olayı sadece beyinle sınırlı değil. Zihin sade bir yönetim merkezi. Zihin tüm beden ve insan varlığını kaplayan bir kavram.
Bu bir kavram.. ama gerçek bir kavram..

Bilinç dediğimiz zaman

Bilinç dediğimiz zaman şu anda farkında olduğunuz her şeyi anlatıyorum demektir.. bilinçaltı sorunlarımızın kaynağıdır Şu anda beni dinliyorsanız ancak benim sesimi duyarsınız.. Sokakta çalan kornayı duymazsınız.. Ama bilinç dışınız onu duyar ve işler..
Bilinciniz bir anda en fazla yedi ile dokuz arası bilgi parçasını işleyebilir..
Yani şu anda size aklınızda tutmanızı söyleyeceğim 11 rakamı bir ilişkilendirme yapmadan aklınızda tutamazsınız ya da bir an tutarsınız ama o anda size başka bir soru sorsam ve siz onu yanıtlasanız tekrar numarayı sorduğumda büyük olasılıkla unutmuş olursunuz. Ama bilinçaltınız onu beyninizde bir yerlere geçici olarak yazar.. Bilinciniz olayları analiz eder, mantık dediğimiz o süzgeçten geçirir.. Bilinçaltımız ise geniş bir bilgi bankasıdır.. Bir bilgisayarın hard diskidir.

Bilinçaltı

Bilinçaltı değerlerimizi, inançlarımızı depolar, beden fonksiyonlarımız kontrol eder.
Bilinçaltı geniş bir bilgi bankasıdır.. Tüm yaşantımızdaki yaşadıklarımızı, acılarımızı, mutluluklarımızı, duygularımızı saklar..
İnançlarımız orada şekillenir.. Davranışlarımız, tepkilerimiz orada biçimlenir…
Bir olay karşısındaki duygusal tepkimiz burada birikmiş bilgilerin eseridir.. Gelecekle ilgili kaygılarımız buradan köken alır.

Bilinç yargılar! Bilinçaltı uygular!

bilinç nerede biter bilinçaltı nerede başlar

Bilincimiz bilinçaltında birikenleri yargılar, eleştirir, kabul eder, etmez.. Bilinç işine yaramadığına inandığı bilgileri bilinçaltına geri gönderir. Bu kötü birikmiş bilgi yaşamımızı yönlendiren bir parça olur.. Sigara, kötü yeme alışkanlığı, stresler, endişeler. Bizi biz yaparlar. Bilinçdışımız ise bedenimizde otomatik, istem dışında seyreden tüm olayları idare eder… Nefes almak, kalbin çalışması, barsakların çalışması gibi… Bilinçaltında oluşan duygular kendini bilinç dışında karşılık bulur..

Heyecanlandığınız zaman kalbiniz çarpar, utandığınız zaman yüzünüz kızarır. Stres karşısında mideniz kasılır.. Ya da sıkıldığınız zaman başınız ağrır.. İşte aslında bilinçaltı ile bilinç-dışının bu sıkı-fıkılığı bir çok hastalığın ve psikolojik sorunun nedenidir. Ülserler, barsak hastalıkları, ruhsal sorunların yol açtığı bir çok fiziksel bozukluk bu ilişkinin eseridir..

Yani bilinç-altındaki bir duygusal değişiklik ya da sürekli olumsuz uyarılar bedende kendini fiziksel bir rahatsızlık şeklinde ortaya çıkarır.. Ya da bir olumsuz alışkanlık şeklinde.. Örneğin tırnak yeme şeklinde… ya da bir tik şeklinde..


Neden Hastalanıyoruz?

Yararlanılan kaynak; http://www.thesecretlanguageoffeelings.com/

HİPNOTERAPİ OLUMSUZ DUYGULARI TEMİZLER

•Duyguların Gizli Dili
•Tüm Duygular İyidir
•Duygularımız Ne İçindir?
•Emosyonel Resonans; Duygusal Titreşim
•Stresten Hastalığa Giden Yol
•Depresyona ve Kötü Alışkanlıklara Giden Yol
•Depresyon; Vücudun Çare Bulmak İçin Verdiği Bir Moladır


Duyguların Gizli Dili
Hipnozla iyileştirme yaparken esas olarak duygularla çalışırız. Bu nedenle hipnotik açıdan duyguların ne anlama geldiğini hem terapistin, hem de tedavi olacak kişinin anlaması, tedavinin etkinliğini ve alacağımız sonucun olumluluğunu arttırır. Duyguların ne işe yaradığını anlarsak, o duyguları yaratan olayları açığa çıkarıp, bilinçaltında yeni bir anlayış ve bakış geliştirirsek o duyguların yol açtığı fiziksel rahatsızlıktan, kötü huylarımızdan, beğenmediğimiz davranışlarımızdan ve hatta iyileşmeyen hastalıklarımızdan kurtuluruz.

Tüm Duygular İyidir
duygular bir amaca yöneliktir

İnsanlar bilinmeyenden korkma eğilimindedir. Kişinin kendini kötü hissetmesine neden olan duyguları kişi kötü olarak algılar. Ama çoğu zaman o içindeki kötü duygunun ne olduğunu bilmez. Bu nedenle içindeki hissi kötü olarak algılar.

Halbuki tüm duygular iyidir. Tüm duygular bir amaca yöneliktir. Sadece tanımadığımız, adını koyamadığımız, yanlış anlaşılan hisler kötü duygu olarak algılanır. Duyguların adını bilirsek, bize ne söylemek istediğini bilirsek, duygulara duygusal olmayan bir yolla yaklaşmasını öğrenirsek… Tüm duygular iyidir.

Duyguların lisanını öğrendikçe, bize ne söylemek istediğini öğrendikçe içimizdeki sıkıntı ve endişe azalır. Anlamak, kendimize olan güveni arttırır, bize yeni bir yol gösterir. Kendi kontrolümüzü elimize alırız.

Duygularımız Ne İçindir?
Amaçları bize bilgi vermektir. Bizi yönlendirmektir.. Daha doyurucu bir yaşam için…
Duygular bizim iç zekamızın, anlayışımızın ürünleridir… İhtiyaç arzu ve isteklerimize bağlı olarak gelişirler.
Doyurulmayan arzu ve ihtiyaçlar… yarattıkları huzursuzluk bizim bunları tatmin etmek için uğraşımıza bağlıdır.
Eğer onları doyurmak için bir çaba göstermezsek, ya da gösterdiğimiz çaba esas nedene yönelik değilse huzursuzluk gittikçe artar.

Emosyonel Resonans; Duygusal Titreşim

duygusal titreşim aşırı tepkiye yol açar

Duygularla ilgili tüm fiziksel değişiklikleri yaratan bilinçaltıdır. Duygularımızın kaynağı da bilinçaltıdır.

Yaşanmış olaylar bilinçaltında duyguların oluşmasına neden olur. Ama her deneyim bir duygu kaynağı değildir. Kişinin o deneyime bağladığı anlamın şiddeti, algılaması duygunun tipini ve şiddetini belirler.

Duygu saf bir motivasyondur. Harekete geçirici psikolojik bir baskıdır. Eğer bu his bastırılırsa o duygunun içindeki enerji de bastırılmış olur. Özellikle kızgınlık, korku gibi duyguları birikmiş kişilerde küçük bir olayda aşırı tepki gösterme riski vardır. Basit bir olay o hisle resonansa girer ve kişide olayla ilgisiz şiddette tepkiye neden olur.
Belli bir ruhsal durum, o anda yaşanan fiziksel değişikliklerle beraber bilinçaltında kodlanarak kaydedilir. Aynı hissi durumda aynı fiziksel olaylar tekrar edilir.
- Eski bir olayla aynı frekansı gösteren bir olay olduğunda emosyonel sistem resonans yapar.. ( aynı frekansta ses verir..)

[B]Stresten Hastalığa Giden Yol[/B

]- İç ve dış stres fiziksel yapımızı belirleyen genetik zincirlerimizi gerer. Her bir organ için farklı zincir vardır. Herkesin organının dayanıklılığı farklıdır. Stres bu özel zayıf yerleri açığa çıkarır.
- Kronik stres ise : bağışıklık sistem bozuklukları, tansiyon, kalp, mide barsak sorunlarına neden olur. Stres azalınca zincir tamir olur.
- Geçmişten gelen ve karşılanmamış ihtiyaçları temsil eden duygular kişinin içinde sürekli bir kazanın kaynamasına neden olur. Şu anda kişiyi sıkan hiçbir olay olmasa da geçmişten gelen sorunlarını çözememişse kazan kaynamaya devam eder. Eğer gelecekle ilgili endişeleri de varsa bu da kazana ayrı bir yakıt olur. Kişi sürekli bir huzursuzluk duyar. Şimdisini rahat yaşayamaz. - Gelecekle ilgili endişelerimiz geçmişle ilgili benzer hissi olaylarla resonans yapar. Gelecekle ilgili endişelerimiz varsa aslında geçmişte yaşıyoruz demektir.
- Geçmişi temizlemek geleceği düzeltmek demektir.Bu olunca sadece şimdiyi yaşamaya başlarız.

Depresyona ve Kötü Alışkanlıklara Giden Yol


depresyon karar verme molasıdır

Duyguları bir otomobilin kontrol paneline benzetebiliriz. Birçok durum için farklı ışıklı göstergeler vardır. Yağ için, benzin için, motor ısısı için, elektrik sistemi için. Yanan her farklı ışık farklı bir olayı işaret eder. Örneğin benzin azalmışsa benzin göstergesinin ışığı yanar. İşte duygular bu yanan ışıklardır. Benzinin kendisi değildir. Duyguyu bastırmak o yanan benzin göstergesinin üzerine siyah bir bant yapıştırmakla eşdeğerdir. Eğer yanan ışığın benzin ihtiyacını gösterdiğini biliyorsak benzin alırız. O işaretin ne anlama geldiğini bilmiyorsak ama bir şeyleri işaret ettiğini biliyorsak o zaman bildiğini düşündüğümüz bir kişiden yardım isteyebiliriz. Ama ne olduğu hakkında hiçbir bilgimiz yoksa önemsemeyiz ve arabayı sürmeye devam ederiz. (sonucu malum!)
Şimdi benzin lambasının ne anlama geldiğini bilmezsem.. Orada bir ışık yanıyor ama..bu endişe verici bir durum.. bunu hissediyorum… Bu endişemi gidermek için… Çeldirici, unutturucu bir davranışa yönelirim..

Alkol, şeker, aşırı yeme, sigara, kokain, haplar, kumar.. alışveriş.. kuaför..
Kötü hisset – unutturucu davranışa yönel..Ama bu davranış sadece kullanıldığı an iyidir.. Sonra giderilmeyen sorun…tekrar çeldirici davranış ve kötü alışkanlık oluşur.. Ama tekrar başarısız olunca..
Kapana kısılmış.. Çaresiz.. Hüsran.. Hayal kırıklığı.. İhtiyaçları karşılanmadıkça yeni çareler aramaya başlar.. Yalnız kişi, bara gider, ama arkadaş yerine içki bulur..Halbuki yalnızlık arkadaş aramayı gerektirir.
Davranış devam ettikçe hüsran artar. Daha fazla hayal kırıklığı, ümitsizlik, acı, stres artar..

Depresyon; Vücudun Çare Bulmak İçin Verdiği Bir Moladır
Doğa burada bir emniyet sübapı koymuştur.. Depresyon.. Bazı insanlar bunu çalıştıramadan patlar.. ( cinnet, intihar gibi..) Artık depresyonda çözüm arama çabaları iflas etmiştir.. Depresyon karşılanamamış temel duyguların son varış noktasıdır.
Depresyona gidiş karlı havada lastikleri çevirmeye benzer.. Gaza bas.. Gaza bas.. Tekerlekler döner ama daha çok kara gömülür.. En sonunda yeter deyip başka çare ararsınız.. Motoru yakmadan, gaza basmayı bırakırsınız.. İşte depresyon budur.. başka çare aramak için vücudun verdiği bir moladır. kötü alışkanlıklar kötü duyguları bastıramaz Sigara, alkol, aşırı yeme, tırnak yeme gibi kişilerin kendilerinin de hoşlanmadığı kötü alışkanlıkların kaynağının tatmin edilememiş ihtiyaçları işaret eden duygular olduğunu anlamamız gerekir.

İşte burada artık hipnoterapist olarak devreye girebiliriz. Öncelikle çoğu zaman duygunun ne olduğunu kişi belirleyemez. O zaman açığa çıkarıcı teknikleri kullanarak duygunun ve bu duyguya neden olan olayların ortaya çıkarılması gerekir..

Hipnozun Üstünlüğü


HİPNOZLA TEDAVİ OLMANIZ İÇİN 10 ÖNEMLİ NEDEN

1. Hipnoterapide iyileşme daha tedavi anında başlar.

Terapistin sizin için harcadığı her an sizin değişiminizi bir adım daha olumlu yöne getirir.
Halbuki ilaçla tedavide iyileşeceğinizin ne zaman olacağı hakkında bir bilginiz yoktur.

2. Hipnozun yan etkisi kişinin kendini daha iyi hissetmesidir.

Seans sırasında ve sonrasında kendinizi daha rahat, daha mutlu, daha gevşemiş ve huzurlu hissedersiniz. Ve bu hisler kalıcıdır. Bir insan sesi ne kadar zarar verirse hipnozda ancak o kadar zarar verir.
Halbuki ilaçla tedavide başınıza neler geleceği belli olmaz. Mideniz delinebilir, böbrekleriniz çürüyebilir, allerjik reaksiyonlar olabilir. ABD de bir numaralı ölüm nedeni ilaçların yan etkisidir.

İlaçların ne kadar yaşamı tehdit edici olduğunu öğrenmek için tıklayınız.

3. Hipnozda tedavi seans esnasında gerçekleşir.

hipnoz kadar rahat başka bir tedavi varmı

Hipnozda terapistiniz sizi verilen önerileri yerine getirip getirmeme konusunda suçlayamaz. Çünkü o anda orada seansta birlikte çalışırsınız ve sizin verilen telkin ve önerileri kabul edip etmediğiniz o anda bellidir. Tedavi sadece hipnoz seansı boyunca hastaya bir sorumluluk yükler. Daha sonraki değişim otomatik ve kendiliğindendir.
Halbuki standart ilaçla tedavide hastaya büyük sorumluluk yüklenir. Düzenli alması gereken ilaçlar vardır. Diyeti vardır. Eğer iyileşmezse doktorunuz mutlaka onun verdiği programa uymadığınız yerleri bulup çıkarır ve topu hastaya atar. Doktorun sorumluluğu yazdığı reçete ile sınırlıdır.

4. İyileşme gittikçe artan bir ivmeyle devam eder.

Hipnozla tedavide alınan her olumlu sonuç bilinçaltının uyumunu ve kişinin iyileşme beklentisini arttırır. İyileşme gittikçe artan bir ivmeyle devam eder.
Halbuki standart tedavide doktorun koyduğu teşhis doğrultusunda iyileşme şansı bellidir. İlaçlar etki etmezse, ya da hastalık ilerlerse.. vs gibi doktorunuz size hep korkutucu ve olumsuz bilgiler yükler. Çünkü ilerde olabilecek bir terslik durumu için şimdiden kendini emniyete alması gerekir. Hiçbir doktor suçun kendisinde olmasını istemez.

5. Hipnozda hastalıklar sadece çözülebilir sorunlardır.

Hipnozla iyileşmiş en az bir olumlu durum varsa, örneğin bir kanser hipnozla iyileşmişse, artık her kanserin hipnozla iyileşme şansı vardır. Yani hipnozda istisna yoktur.
Aksine her türlü durumu değiştirme inancı vardır. Hipnozda hastalık yoktur. Sorun vardır ve geldiği gibi gider.
Halbuki günümüz tıbbı istisnaları göz önüne almaz. Tesadüflerle ilgilenmez. Beklenmedik iyileşmeleri göz ardı eder. Ölmesi gereken bir hasta zamanında ölmediyse acaba hangi etkenler bu hastayı kurtardı diye bakmaz. Acaba neden ölmedi diye düşünmez. Yakında nasılsa ölecek sadece zamanı yanlış hesaplamış olabiliriz diye düşünür. Tıp kendiliğinden olan iyileşmeleri sevmez. Şanına gölge düşüren durumlardır. Tıpta her şey istatistiktir. Meme kanserinden 5 yıl içinde ölme şansı yüzde 75 se tabiki %25 kişi kurtulacaktır. İstatistikler böyle söyler. Kurtulanlar sadece istatistikleri doğrular.

6. İyileşmeyi sağlayan zihindir.

hipnoz zihini böyle düzenli bir bahçeye çevirir

Hipnozla tedavi yapan bir kişi vücudun ve zihnin iyileşme gücüne güvenir. İyileşmeyi sağlayan zihindir, bedenin kendi işleyişidir. Bedende düzelmeyecek hiç bir bozukluk yoktur. Amaç iyileşmenin önündeki engel ve inançları temizlemektir. İnancın iyileştirici gücüne inanır.
Halbuki standart tıp her türlü farklı tedavi yöntemine baştan olumsuz yaklaşır. Hastalık bedenin fiziksel ve kimyasal bir bozukluğudur ve ancak keserek, biçerek, içine yabancı kimyasal maddeler tıkarak düzelir diye inanmıştır. Gerisini şarlatanlık olarak kabul eder.

İnancın gücünün bilimsel kanıtları için bakınız.

7. Hipnoz tedavisi bir canlını verdiği doğal bir savaşımdır.

Hipnozla tedavi olmak bir ayrıcalıktır. Aklını kullanmak, aklına güvenmektir. Hipnozla tedavi yerleşik kurallara ve zorlamalara karşı gelmektir.
Tıp ise kişinin aklıyla iyileşeceğine güvenmez. Akıl sadece doktorun dediklerini yapmak, ilaçları düzenli almak, en iyi tedaviyi değil, en iyi hastane ve doktoru bulmak için gereklidir

8. Hipnoterapi hastalığın gerçek nedenini bulur ve tedavi eder.

Hipnozla tedavi olan kişi neden hasta olduğunu öğrenir, tekrar hastalanmamak, vücudun düzenini bozmamak için neler yapılması gerektiğini bilir.
Tıp ise hastalığı kaçınılmaz bir son olarak görür. Herkesin genetik şifrelerinde hangi hastalıklara yakalanacağı kayıtlıdır ve er geç kişi bu hastalığa yakalanacaktır.

9. Hipnoz için kötü kader yoktur.

iyileşme iç düzeni bulmaktır

Hipnozla tedavi olan kişi sadece ve sadece kendi gücüne güvenir. Kendi içindeki iyileştirici gücü öğrenir.
Klasik tedaviyi seçen bir kişi kendini ilaçlara bağımlı kılar. Kendinde bir sorumluluk görmez. Hastalık bir kaderdir ve ilaçlar ve doktorlar onu iyileştirecektir.

10. İyileşme kısa sürede ortaya çıkar.

Hipnozda kısa süre içinde sonuç alınır.
Halbuki klasik tıp iyileştirmek için değil sadece öldürmemek için tedavi etmeye çalışır. Bu nedenle hastalık ömür boyu sürer.

Hipnoz Nasıl İyileştirir?

İYİLEŞMENİN KAYNAĞI NEDİR?

Regresyon yaptığımızda, orada derinlikte sıkışmış olumsuzluğu yakalarız.

saf temizlik içimizde bulunmayı bekler.

İyileşmenin kaynağı geçmişi temizlemektir. Geçmiş içimizde canlı. Aslında onlar geçmiş değil. Şu anı etkiliyorsa geçmiş değil şimdidir.

Bilinçaltının saati bilincin saatiyle pek uyuşmuyor. Yaşamımızda da buna benzer olayları yaşarız ya da şahit oluruz.

Eski medeniyetlerden kalmış, topraktan yapılmış bir bardağa rast geldiniz mi? Eski medeniyetlerin yaşamış olduğu topraklarda gezerken, ayağınız bir cisme takılıyor. Bakıyorsunuz toprağa gömülmüş, topraktan yapılmış bir çanak. Toprağı kazıp çanağı çıkarıyorsunuz.

İçi çamur dolu. Çamuru şöyle bir boşaltıyorsunuz, içine temiz su koyuyorsunuz. Suya ne olur? Çamurlu su.
Suyu boşaltıyorsunuz. Çanağın dibindeki çamuru iyice kazıyorsunuz. Tekrar su. Yine bulanık. Dibindeki aşınmayı kazıyorsunuz. Su koyuyorsunuz yine bulanık. Ne yapacağız? O bozuk yüzeyi parlatmamız gerekir. Vernikle boşlukları kapatırız. Boyarız, cilalarız. Bardak artık temiz suyun temizliğini koruyacak hale gelmiştir.

İşte iyileşme amaçlı regresyon çalışmaları da benzer bir temizleme yapıyor. Olumsuzlukla, kötü ve bozuk düşünce ve inançlarla dolu bir ruha temiz düşünceler boşaltmaya çalışın. Ne alacaksınız? Çamur. Zihinsel bir çamur bulamacı.

Nedene doğru regresyon yaptığımızda, orada derinlikte sıkışmış olumsuzluğu yakalarız.
Buradaki olumsuzluğu salmak çanağın dibindeki çamuru kazımaktır.
O olumsuzluk o kadar uzun süre orada yerleşmiştir ki, büyük olasılıkla zihinde ve kalpte aşınmalar yapmıştır. Bu aşınmaları temizleyeceğiz.

Tamam da temizlik malzememiz nedir?

Temizlik malzememiz sevgi ve aftır.
Çocukluk duygularına ulaşabiliriz

En güçlü iyileştirici gücümüz evrensel iyilik araçlarıdır. Sevgi ve af. Ancak sevgi ve afla temizlenmiş o zihin ve kalbe sağlıklı, olumlu düşünceleri yerleştirebiliriz.
Sağlıklı ve temiz kalmasını sağlayabiliriz.

Olay her neyse. Ne kadar iyi bir olaysa da, ya da ne kadar kötü bir olaysa da.
Mutlak olan şudur.
Mükemmel kötü bir olay değildir. Yani kusursuz bir olay değildir.
Kusursuz bir iyilik hali yoktur. Ve nasıl kusursuz iyilik yoksa, iyiliğin eksik olduğu yerlerde mutsuzluk vardır.

Peki bir olay her yönüyle kusursuz kötülükle dolu olabilir mi? Kusursuz kötü olay yoktur. Bu ne demektir?

Eğer bir şeyin içinde iyiliği aramaya başlarsanız onu bulursunuz. Eğer aradığınız kötülükse, tamam onu da bulursunuz.

Önce çamurları akmalı

her şeyin içinde iyiyi bulabilmek

Önce çamurları akmalı. Çocuk nasıl hissetmesi gerekiyorsa öyle hissetmeli, acıtan olumsuz duyguları salıp göndermeli.

Mutsuzluğunu, kızgınlığını akıtmalı.
Göndersin ki olaylara daha sakin ve yeni bir açıdan baksın.
İşte burada çocuğu sevgiyle doyurma zamanıdır.

Bunu çocuğu yeniden bilgilendirerek, yeni bir anlayış sağlayarak, hiç kimsenin sevgisini bulamazsa, kendisinin ve Tanrının sevgisini bulmasını sağlarım.

O halde zihnin bunu eleştirmeden, yargılamadan ve henüz olumsuzlukla tanışmadığı bir durumunda yapmalıyım.
Bu an ilk olayın öncesidir. Saf zihnin olduğu yerdir. Oraya aldığımız çocuğa her türlü olumlu bilgiyi verebiliriz.
Yani yeni bir bilinç oluşturabiliriz. Çocuğun kendi değerinin olduğu, yaşamında başına gelecek her olayın, onun gelişmesine ve hayatı öğrenmesine yönelik olduğu telkinlerini veririm.


Hipnoz Olma Rehberi

Hipnozla Tedavi Olmak İsteyenler İçin Kolay Hipnoz Olma Rehberi

1. Hipnozu anlamak

Hipnozun ne olduğunu ve ne olmadığını çok iyi anlayın. Hipnoz bir sihir değildir. Sizin varlığınızın bir parçası olan zihninizi daha etkin kullanmayı öğrenmektir. Bu nedenle genel bilgiler kısmındaki yazıları dikkatle ve tam sindirene kadar tekrar tekrar okuyun.

2. İnanç

İyileşeceğinize inanın. Hipnoz diğer tedavilere alternatif ya da yardımcı bir yöntem gibi sunulmakla birlikte başlı başına bir tedavi yöntemidir. Hem de çok güçlü bir tedavi yöntemidir. Bu nedenle bir deneme tahtası değildir. Amerikalıların dediği gibi trying is lying. Yani denemek yalandır.
İnşallahla iyileşme olmaz.
Bu nedenle “ bir deneyelim” yaklaşımını kesinlikle bir kenara koyun. İnanmak iyileşmenin yarısıdır.

3. İyileşme arzusu

Tüm kalbinizle ve benliğinizle hipnoz olmayı değil iyileşmeyi isteyin. Bu istek sizi kolaylıkla hipnoz olmanız için yeterlidir.

4. Kazanma arzusu

Hipnoz olmak tamamen sizin arzunuza ve kontrolünüze bağlıdır. Terapist teknik direktördür. Taktikleri verir. Maçı oynayacak olan sizsiniz. Kazanma arzusunu taşırsanız kazanırsınız.

5. Sabır

Tam olarak iyileşme inancınızı oluşturmadıysanız terapistinize öncelikle bunu söyleyin. İnanç sağlayıcı tekniklerle terapiye başlayın. Sadece siz isterseniz iyileşirsiniz. İyileşmek için başkalarının ya da dünyanın değişmesini bekleyenlerdenseniz henüz hipnoz için hazır değilsiniz demektir.

6. Başarıya odaklanmak

Daha önce denediğiniz tüm tedavi yöntemlerini ya da başarısız girişimleri bu tedavi sonucu için temel olarak almayın. Başarısız olmadınız. Başarmak için uygun yolu bulamadınız. Ama şimdi o yoldasınız.

Zihnin 1 no;lu kuralı; zihin neyi umarsa onu gerçekleştirme eğilimine girer.

Kötümser insanların başına hep kötü şeyler gelir.
Başarıyı sürekli beklerseniz, onu hayalinizde canlandırırsanız sizi kimse durduramaz. Bu nedenle hem terapistiniz hem siz bu beklenti içinde olmalısınız..

7. Her sorun çözülebilir

Çözülmesi zor sorun yoktur. Sadece çözülememiş sorun vardır. Sorunun uzun süredir çözülememiş olması uygun yöntem bulunduğunda kolayca çözülemeyeceği anlamına gelmez. Unutmayın bundan yüz yıl önce çözülmeyeceğine inanılan binlerce sorun bugün çözülmüştür. Eğer insanlar bu sorunların çözülmeyeceğine inansaydı - herkes gibi- o zaman nasıl çözülmüş olurdu. Sorunları çözenler çözüleceğine inanalardır.

8.Yöntemi anlamak

Tedavi yöntemiyle ilgili anlamadığınız ne varsa tekrar tekrar sormaktan çekinmeyin. Hemen hipnoz olmak için acele etmeyin. Hipnozu ve tedavi yöntemini anlamak, iyileşmenin nasıl olacağını anlamak başlı başına iyileşmeyi sağlayan bir güçtür. Tedavi kısmı işin tören kısmıdır.


9. Samimiyet

Kendinize karşı dürüst olun. Sorunlarınızla her ne ise yüzleşmeye hazır olun. Unutmayın her ne olduysa geçmişte oldu. Her ne olacaksa gelecekte olacak. Hem geçmiş hem de gelecek sadece hayallerimizdedir. Yüzleşmekten kaçtığımız her olay sorunu yaratan etkenlerdendir.

10. Hipnoz olduğuna ikna olmak

Hipnoz olduğunuzu nasıl anlayacaksınız. Bunu hipnoz olmadan önce terapistinizden öğrenin.
Hipnoz olduğunuza ikna olun. Olmadıysanız seans sırasında bunu sorabilirsiniz. Yani “ ben şimdi hipnozda mıyım ? “ diye sorabilirsiniz.

11. Sözleşmeye uymak

Hipnoz siz ile terapist arasında yapılan bir sözleşmedir.
Terapist tüm bilgisini ve deneyimini sizi iyileştirmek için kullanırken sizde verilen talimatları aynen, eleştirmeden yerine getirmek için elinizden geleni yapacağınız sözünü vermelisiniz.

12. Güven

Terapistinize her konuda güvenmeden seansa başlamayın. Seans içinde terapistinize güven testi yapamazsınız. Böyle bir çaba hipnoz olmanızı engeller.

Oto-Hipnoz HakkındaOto-hipnoz nedir?

Oto-hipnoz kişinin kendi zihnini hipnoz haline getirmesi ve kendine olumlu değiştirici değişiklikleri yaratacak telkinleri vermesidir.

Oto-hipnoz nasıl öğrenilir?

Oto hipnoz en hızlı ve uygun olarak yine hipnoz halinde öğrenilir. Çünkü bilinç kendi kendini aşacak gücü gösteremez. Halbuki bilinçaltı kolay öğrenen ve öğrendiğini tutan bir güce sahiptir. Bu nedenle hipnoz altında bilinçaltına nasıl hipnoza girileceği öğretilir.

Diğer yollarla yani bilinci aşmadan öğrenilen hipnoz durumlarının gerçek hipnoz olduğu şüphe ***ürür. Basit gevşemeleri hipnoz sanmamak gerekir. Hipnozda zihin telkinleri alacak düzeye gelir.

Oto-hipnozda nasıl telkin verilir?

Hipnoza girdikten sonra kişi kendi kendine telkin vermeye kalkarsa bilinci aktif hale gelir ve hipnoz hali bozulur. Verilen telkinlerde bilinç düzeyinde kalır.
Bu nedenle telkinler hemen hipnoz öncesi verilir ve daha telkinin izi zihindeyken anında hipnoza girilerek telkinlerin bilinçaltına girmesi sağlanır.


Bu kadar hızlı oto-hipnoz sağlamak mümkün müdür?

Evet. Omnihypnosis Center’dan Gerald Kein’ın geliştirdiği teknikle bir anda hipnoza girmek mümkündür. Ben de yıllardır bu tekniği isteyenlere öğretiyorum.

Oto-hipnozla kendimde ne gibi değişiklikler sağlayabilirim?

Çok köklü değişiklikler sağlamak ya da geçmişten kalmış derin izleri silmek oto-hipnozla kolay değildir. Bu tip değişiklikleri uzman kişilerin nezaretinde seanslarla sağlayabilirsiniz. Oto-hipnoz tüm zihinsel temizliğini yapmış kişilerde uygundur. Amacı da günlük birikmeleri önlemektir.

Hipnoz Ortamında Yaşamak

Hipnoz bilinçli yaşamanın tersidir

Şimdi bana soruyorlar. " Hipnoz nedir? hipnoz nasıl bir şey?
Aslında hepimizin bildiği ama bildiğinin farkında olmadığı bir durum. Hepimizin sürekli içinde olduğu ama içinde olduğunu fark etmediği bir durum.
Hipnozda yaşamanın nasıl bir şey olduğunu anlatmam için tam tersi bir durum olan bilinçli yaşamayı anlamanızı sağlamak istiyorum. Evet, bilinçli yaşamak hipnozda yaşamanın tersidir. Günlük yaşamımızda ne kadar az bilinçli yaşarsak o kadar hipnozda yaşıyoruz demektir.

O halde nedir bilinçli yaşamak?

Uyurgezer gibi yaşamanın tersidir. Farkında olmadan yaşamanın tersidir. Hipnoz uyurgezer bir yaşamdır. Sadece inançlarına ve toplumun koyduğu kurallara körü körüne bağlı olarak yaşamanın tersidir. Körükörüne inanç hipnoz telkinidir. Zihnimizi, aklımızı otomatiğe bağlayarak yaşamanın tersidir.

Hipnoz ilkelliğe dönüştür

Hipnoz ilkelliğe kaçıştır

Bilinç, evrensel evrimin en üst basamağıdır. En azından şu anda. Hipnoz ise bilinçaltının gücü elinde tutmasıdır. Olasılıkla evrim süreci içinde bilinç daha üst kavrama düzeylerine doğru evrimleşecektir. Bilinç hem canlı türlerinin üst basamağa geçmesiyle evrimleşmekte, ya da bilinç geliştikçe o canlı daha üst evrim basmağına geçmektedir. İnsan ırkının evriminde de bilincin evrimini görürüz. Bilincin evrimi hipnozdan yani ilkellikten kaçıştır. Hipnoz ilkelliğe dönüştür.

Bilinç yaşamı sürdürmenin en önemli aracıdır. Çevremizin farkında oldukça, eylemlerimizi bu farkında olduğumuz olaylara göre biçimleriz, hipnozdan uzaklaşırız. Yani bilinç çevremizdeki gerçekliğin farkında olma durumudur. Hipnoz ise gerçeklikten kaçıştır. Bu aynı zamanda bir güçtür. Çevremizin farkında olabilme gücü. Eskilerin deyimiyle bir melekedir. Bilincin insanda evrimleşmiş ve olgunlaşmış şekli akıldır. Akıl kavram ve düşünme gücü kazanmış bir bilinç şeklidir. Bilincini ve gerçekliğini kaybetmiş herkes hipnozda yaşar.

Bu nedenle insanda bilinç isteme bağlıdır. Yani etrafımızın farkında olmayı istemli olarak arttırabiliriz ya da umursamayız. O halde etrafını umursaman yaşamak bir çeşit hipnozda yaşamaktır. Hipnozdaki kişi çevresini umursamaz, kendi içine dönmüştür. Olaylara daha fazla odaklanmayı seçebiliriz. Ya da boş vererek ilgilenmeden yaşarız. Hipnozda yaşama şansımızı otomatiğe bağlarız. Yaşamımızı içimizdeki otomatik pilota devrettiğimiz oranda hipnoz altında yaşama süremiz artar.

Hipnozun dili hayallerdir.

Hipnozda yaşamak sanki iyi ve tercih edilen bir durummuş gibi görünebilir. Günlük yaşantımızda zihnimizi ne kadar az enerji harcatarak sürdürürsek, sanki o kadar "huzurlu ve etkilenmeden" yaşayacağımızı ileri sürenler olabilir. "Otomatik yaşamanın nesi kötü" diyenler olabilir. "Otomobil sürerken bir taraftan aracımı sürerim bir taraftan radyodaki haberleri dinleyebilirim" diyenler olabilir. Ama hangi eylem olursa olsun otomatiğe bağlandıkça riskimiz artar. Zihin içinde bulunduğu durumu arttırma eğilimi taşır. Yani zihnimimzi otomatiğe aldıkça hipnoz ortamına kaymaya başlarız. Hipnoz ortamına kaydıkça gevşer ve rahatlarız, gevşedikçe bu durumdan daha çok hoşlanır, daha çok gevşeriz. Reflekslerimiz zayıflar, etraftan gelen uyarılara tepkimiz azalır. Yavaş yavaş hayal ve rüya dünyasına kaymaya başlarız. Hipnozun dili hayallerdir. Orada gerçek ve hayal birbirine karışmıştır. Bilinçaltında gerçekle hayal aynı şekilde kodlanır.

hipnoz dili hayal gören bir dildir Bazı insanlar hep rüya görerek yaşarlar. Gündüzleri hayal ve rüya görerek yaşarlar. Hipnozda yaşarlar ama bunun farkında değillerdir. Düşünme çabası olmadan otomatik yaşantıya kendilerini bağlamışlardır. Düşünmezler ama düşündüklerini sanırlar. Gizli hipnoz telkinleriyle doldurulmuş beyinlerindeki bu düşünceleri kendi düşünceleri zannederler. Sabah kalktıkları andan akşam yatana kadar tüm yaşamları otomatikleşmiştir. Akıl körelmiştir. Akıl köreldikçe öz saygı ve öz etkinlikte körelir.

Ne alakası var demeyin. Zihin ne kadar az çalışırsa kişinin kendi yaşamında değişiklik yapma arzusu da o ölçüde azalır. Bir süre sonra böyle bir gücünün olduğunu düşünemez hale gelir. Zihin bir sis perdesi arkasında kalmıştır. Gerçeklerden kaçarak yaşam otomatik bir yaşamdır. Sorumluluk hissetmeden olan yaşam hipnoz ortamında süren bir yaşamdır.

Bilinçli yaşamaya çalışmak, her şeyin farkında olarak yaşamaya çalışmaktır. Eylemlerimizin, davranışlarımızın, yaşamdaki amacımızın, değerlerimizin, inançlarımızın farkında olarak yaşamaktır. Yeteneklerimizin en iyisi neyse onu ortaya koymaya çalışarak yaşamaktır. Bildiğimizle, gördüğümüzle uyumlu davranmaya çalışarak yaşamaktır. Bilinçli yaşam hipnozdan kaçıştır. Bilinç güçlendikçe geçmişin hipnozu bozulur. Hipnoz tedavilerinin amacı geçmişin hipnozunu bozmaktır.

Hipnozda yaşamak bilinçli yaşamaya ihanet etmektir.

Farkında olupta bunu eyleme dökmemek ikinci bir ihanettir. Kendini yok sayan, geçersiz sayan bir zihin yapısına dönüşmektir. Yani bilinçli yaşamak sadece görmek, anlamak ve bilmek değildir. Bu algılarımız eyleme çevirmeye çalışmak, eyleme geçmek demektir. Yanlış bir şey yaptığımın farkında olmama rağmen bu yanlışımı telafi edecek hiç bir girişimde bulunmamak eylemli bir yaşam değildir. Bu bilinçli yaşamdan kaçıştır. Hipnoz ortamına kaçıştır. Bilinçli yaşamak her an farkında olmaya, tetikte olmaya çalışmak değildir. O an içinde bulunduğumuz durum hangi zihinsel durumda olmamızı gerektiriyorsa o zihinsel durumu seçerek yaşamaktır. Bazı durumlarda zihnimizi dinlendirmek ve boşaltmak gereği duyarız. O zaman uyumak, meditasyon yapmak ya da kendine hipnoz yapmayı seçmek bilinçli bir karardır ve bilinçli yaşamın bir parçasıdır.

Hipnoz ortamında yaşayan gerçeklere saygı duymaz. Gerçeklere saygı duymayan kendi gerçeklerine de saygı duymaz. Kendi ihtiyaç, arzu ve duygularını görmezden gelir. Gördüğümüz gerçeği sevmeyebiliriz. Ama gerçek o gerçektir. Biz sevsek de sevmesek de o odur. Görmezden gelmeye çalışmak negatif hallüsinasyondur ve hipnoz ortamının en önemli belirtilerinden biridir. Bir kişi derin hipnoz halindeyken bir telkin vererek gözlerinin önünde hiç bir şey olmadığı telkinini vererek koca masayı görmemesini sağlayabiliriz. İşte buna negatif hallüsinasyon deriz. Yani olan bir şeyi görememek. Günlük yaşamda da gerçekleri görmezden gelmek, görememek en belirgin hipnozda yaşama şeklidir. Bir şey doğru ve gerçekse benim onu görmemem onu yok etmez

Sadece benim aklımın çalışma gücünü yok eder.

Hipnozda yaşayan bir kişinin aklı iyice pasifleşmiştir. Zekasını kullanmaktan korkar. Sürekli rüyada yaşar. Şimdiyi değil ya geçmişi, ya geleceği hayalleyerek yaşar. Gerçeklerden kaçarak, kendi içine kaçarak, hipnoza kaçarak yaşamaya çalışır. gerçeklerden kaçış hipnoz kaçıştır Korkutan ve acıtan gerçeklerden kaçarak yaşar. Yaşam çizgisinde nerede olduğunun farkında olmadan yaşar. Eylemlerin yaşam amacıyla uyumlu olup olmadığını düşünmeden yaşar. Çevreden gelen uyarıları takmadan yaşar. Zorluklar karşısında hemen pes ederek yaşar. Yeni bilgilere tüm kanallarını kapatarak yaşar. Hatalarını kabul etmeden ve yok sayarak yaşar. Dünyayı tanımadan ve anlamadan yaşar. Evet işte hipnozdan korkmaya hiç ihtiyacınız yok. Çünkü çoğumuz zaten o tanıdık hipnoz ortamının içinde yaşıyoruz.

Neden Hipnozda yaşıyoruz?

Bizim kültürümüz, değer yargılarımız, geleneklerimiz, göreneklerimiz, inançlarımız toplumu hipnoz ortamında yaşamaya iten, teşvik eden özellikler taşıyor.
Sorma yap düzeni bu.

Askeri toplum düzeni bu. Sorarsan, araştırırsan, sorgularsan, başına kötü bir şey gelir. O nedenle sorma yap. Çocukken evde annen baban ne derse sorma yap. Nedenini sorma. Öğrenmeye çalışma. Öğrenmeye çalıştığın bir an bir bağırış, bir tepki.. hele biraz daha itiraz edersen terliği yersin. Çocuk kendini korumak zorunda. Anne babaya muhtaç. Sorarsa, aklını çalıştırmaya çalışırsa tehlike var. En güvenli olanı anne babanın istediği gibi, onların dediklerini otomatik olarak yaşamak. Zaten çocukta bilinç gelişmemiştir. Çocuk hipnoz ortamında yaşar. Büyüklerden verilen her telkin hipnoz ortamında verilmiş telkin gücündedir. Kendi istek, duygu ve arzularımızı bilinçaltımızın derinliklerine gömerek, onları yok sayarak yaşamaya çalışmak. Böyle yaşamak zorunda kalmak.

Evde, okulda, askerlikte, evlilikte sormadan kendi istek ve arzularını hissetmeden ya da hissettiklerini söyleyemeden, hipnoz olmuş şekilde yaşamak. Sorma yap dünyası bu.

Sosyal Fobi hipnoz olmuş şekilde yaşamaktır

Bilinçaltı bilgileri değişik kaynaklardan toplar ve hepsini yaşamayı sağlamak üzere işleme koyar. Eğer kendini ifade etmek tehlikeliyse o arzuyu siler yok eder.
Eğer duygularını fark etmek, ifade etmek, boşaltmak tehlikeliyse duygularını gizlemeyi, hissettirmemeyi sağlar. Duyguları uyuşturmak hipnozdur
Eğer düşünmek, fikrini söylemek tehlikeliyse susturacak yönde programları işletir.
Kişi topluluk önünde konuşacağını hissettiği anda içinde bir korku başlar. Elleri titrer. O nedenlede konuşmaktan, topluluk içine çıkmaktan ya da kalabalıklarda fikrini, kendini ifade etmekten kaçmaya başlar. ( Bu duruma sosyal fobi diyorlar!)
Nereye kaçmaya başlar. Kendi hipnotik dünyasına doğru kaçar. Hipnoz ortamında yaşamayı seçer. Bilinçaltının kendine uygun gördüğü yaşamı yaşamayı seçer. Bilinçaltı diye bir varlığın bile farkında olmadan yaşamaya başlar.

hipnoz derinleştikçe kişi uykuda gezer Bilinçaltı gözlemleyerek öğrenir. Çok konuşanın, fikrini ifade edenin başına ciddi tehlikeler geldiğini görür duyar ya da öğrenirse bu eylemden kaçmaya, kişiyi hipnoz etmeye, zihnin bilinçli çalışmasını durdurmaya ve tamamen otomatik yaşamı seçici davranışları ön plana çıkarmaya başlar.

Eğer inançları sorgularsa cehennemde yanabilir. Eğer emirlere karşı gelirse askerliği uzayabilir. Eğer öğretmenin söylediklerine itiraz ederse öğretmen ona takabilir. Eğer babasının söylediklerini sorgularsa harçlığı azalabilir. Cinselliği sorgularsan ya soruların yok sayılır ya şiddetli tepki alırsın. Böylece bulaşılmaması gereken alanları öğrenmiş olursun. İçinde isyan eden parçanı susturmanın tek yolu her şeyi uyuşturan o hipnoz ortamında saklanmaktır.

O halde düşünmeden, kendini yok ederek yaşa. Yani hipnozda yaşa. Hipnoz ortamında yaşa hem de kendi kendini değersizleştirerek yaşa ki, başına aklını, bilincini kullanmaya kalkarak tehlikelere sokma.

Hipnozdan çıkmadan yaşamak, bilinçaltının daha menfaatinedir.

Bilinçaltı öğrendiği, algıladığı bir bilgiyi yargılamadan eleştirmeden kabul eder. Hele bu bilgi daha önceden bilinmeyen bir bilgiyse zaten sorgulayacak bir durumda yoktur. Soba elini yaktığı zaman en garantili iş bir daha sobaya yaklaşmamaktır. Acaba neden yaktı, her zaman yakar mı, elimi yakan başka bir şey mi, çünkü annemin elini bazan yakmıyor gibi zihni çalıştırıcı eylemleri kullanma melekesi kayboldukça o soba tehlikelidir. 80 yaşına da gelse, sobacı mağazası görünce karşı kaldırıma geçer. Ne de olsa otomatik yaşarak 80 yıldır sobadan başına bir tehlike gelmeden yaşamıştır. O halde bu şekilde yaşamak, hipnozdan çıkmadan yaşamak, onun daha menfaatinedir.

Hele bir de fikirlerini söyledikten sonra alay edildiysen, küçük düşürüldüysen, eleştiri aldıysan, asla bir daha fikirlerini açık etmezsin. Bunu kazara eyleme geçirmemek içinde bilinçaltı ben işe yaramaz, yetersiz, beceriksiz, suçlu bir varlığım duygusunu yerleştirir. Öğrenmek ve sorgulama hakkın yoktur artık. Ve kullanılmayan her organ gibi akılda her geçen gün küçülür, dümura uğrar.

böyle yaşamak istiyorsan hipnozdan çıkma sakın Gerçekleri görmek, gerçeklerin doğruluğunu araştırmak, fikirlerine saygı duymak gibi kavramlar sözlük ve bilinçdışına itilir. Robotlaşmış bir hayat en güvenilir hayat haline gelir. İtaat edersen başına bir şey gelmez. Kendi hakkını ararsan tehlike başlar. Üstelik bencillikle suçlanırsın. Mütevazilik, başını öne eğmek, büyükleri konuşurken susmak, onların sözünü kesmemek, durup dururken keyifli olmak, şarkı söylemek, eğlenmek, ya da duygulu sahnelerde ağlamak hep yasaklanana ayıplanan şeyler olur. Artık büyüdükçe " sen zaten yoksun" duygusu iyice yerleşmeye başlar. Ben yokum dedikçe daha derin daha derin hipnoza girmeye başlarsın.

Analitik hipnoz tedavisi geçmişin hipnozunu bozar

Bir gün gelir " yeter artık" dersin ama ne yaparsan yap eski alışkanlıklar, eski korkular hemen paçandan aşağı seni çeker. "Hooop" derler. Nereye gidiyorsun. Kendini canavarlara yem yapacaksın. Otur oturduğun yerde. Çünkü artık hipnoz çok güçlü hale gelmiştir. Hipnotik yaşama iten kalıplar kırılamaz, yıkılamaz, sökülemez kadar sağlamlaşmıştır.
keyifle yaşa, hipnozu boz İşte bu nedenle hipnozu ancak hipnozla bozabiliriz. O hipnoz halindeyken edindiğimiz duvar yazılarımıza, bilinçaltındaki o eski kalıplara, yine hipnoz ortamında daha güçlü inançlarla, kurgularla, gerçeklerle saldırırsak başarı şansımız artar. Savaşmak için sahaya inmemiz, yani hipnoza girmemiz gerekir. Hipnoz tedavisi bilinçaltına "yeter artık" diyen bir isyandır.

Savaşmak için korkusuzca onun sahasına inme durumudur. Zaten o yaşadığımız hipnoz ortamının sınırlarını daraltma mücadelesidir. İçinde bu mücadele arzusunu, bilinçaltında yerleşmiş ama artık kendi yaşantısını, sınırlayan o inançları, kalıpları sorgulama cesaretini bulanlar için analitik hipnoz son derece etkin, inanılmaz diyeceğim ölçüde olumlu sonuçlar veren bir iyileşme yöntemidir. Ama kendinden korkan, kendi içindeki gücü açığa çıkarmaktan korkan, hipnoz ile yaşamayı bir yaşam biçimi haline getirmiş kişiler için analitik hipnoz tedavisiyle iyileşeceğini düşünmek sadece boşa zaman harcamaktır. Bu iyileşme arzu ve gücünü hissetmeyen kişilere bilinçaltı hiç bir şekilde yardımcı olmaz. Bilinçten gelen o olumlu değişme arzularını hissetmedikçe, algılamadıkça kişinin hipnoza girmesine bile izin vermez.

Hipnoz; Sık Sorulanlar

HİPNOZ HAKKINDA SORULANLAR


Hipnoz nasıl bir değişimdir?

Hipnoz bir uyku hali değildir. Özel bir zihinsel düzey durumudur. Tam uyanıklık ile uyku hali arasında uykuya yakın bir yer olarak kabul edilebilir. Ama uyanıklığın bulunduğu tüm özellikleri içerir. Yani hipnozda kişi duyar, etrafındaki hareketlerin farkında olur. Bilinç sanki bir gözlemci konumundadır, izler ama karışmaz. Tedavi için yapılanların uygunluğunu denetler. Hipnozdayken kişi hayallerle çalışabilir. Bilinçaltı için gerçekle hayal arasında fark yoktur.

Hipnoz ne tür bir süreçtir?

hipnoz verilen telkinler sonucunda oluşur

Hipnoz düşünen akıldan hisseden akıla bir kayıştır. Bilinçaltına ulaşma yöntemidir. Bilinçaltı kendisine ulaşan hiç bir telkini sorgulamaz değerlendirmez aynen uygular. Hipnozda geçen süre uzadıkça hipnozun derinliği artar. Hipnoza giriş kişinin kendi arzusu ve rızası ile olan bir olaydır ve verilen telkinleri otomatik olarak yerine getirdikçe bir süre sonra hipnotik duruma doğru kayış olur

Hipnoterapi nedir?

Hipnoterapi, hipnoz aracılığı ile / hipnoz uygulanmak suretiyle bazı hastalıkların tedavi edilmesidir. Ancak Hastayı iyileştiren bizzat Hipnozun kendisi değil, Hipnoz sırasında uygulanan değişik tedavi yöntemleridir. Yani, Hipnoz değişik tedavi yöntemlerinin uygulanmasında işe yarayan, kolaylaştıran bir tedavi aracıdır. Bu anlamda Hipnozu bir şırıngaya benzetmek mümkündür. Nasıl ki şırınga, iyileşmek için hastanın gereksinim duyduğu çeşitli ilaçları (antibiyotik, ağrı kesici, ateş düşürücü vb) uygulamak için kullanılan bir araç ise ve hastayı iyileştiren şey şırınga değil de içindeki ilaçlar ise; aynı şekilde Hipnoz uygulanmasında da hastayı iyileştiren şey bizzat hipnozun kendisi değil; hipnoz sırasında uygulanan değişik tedavi yöntemleridir.

Hipnoz bir uykumudur?

Dıştan bakıldığında hipnozdaki kişi çok rahat ve huzurlu bir şekilde uyuyor gibi göründüğünden yüzyıllardır, hipnozun bir uyku olduğu yanılgısı yerleşmiş olarak sürmektedir. Oysa hipnoz bir uyku değildir. Hipnozdaki kişi uyanıktır, hipnoz uygulayan kişinin tüm sözlerini duyar, anlar, hatta yargılar, sorulara yanıtlar verir. Hipnoz yoğunlaşmış bir farkındalıktır.

Hipnoza nasıl girilir? Oto hipnoz nasıl öğrenilir?

Hipnoz uygulayan kişinin verdiği direktifler doğrultusunda hipnoza girilir. Hipnoz seansları sırasında, belirli amaç ya da hedefler için, hipnoz uygulayan kişinin öğretmesiyle kişi, istediği takdirde kendi kendine hipnoza girebilir. Buna OTOHİPNOZ ya da self hipnoz adı verilir. Hipnoz seansı sırasında verilen basit işaretler, kelimeler, hareketler dahi kişiyi kendi kendine hipnoza sokmaya yeter. Hipnoz öğrenilen bir durumdur. Bir sonraki hipnoz bir öncekinden kolay, çabuk ve derin olur.

İsteğim dışında zorla hipnoz girer miyim?

Hayr. Hipnoz, kişinin gönüllü isteğiyle, hipnoz uygulayan kişinin direktifleri doğrultusunda dikkatini toplaması ve yoğunlaştırması ile gerçekleşen bir durumdur.. Dolayısı ile hipnoza girmek istemeyen kişi dikkatini yoğunlaştırmayacağı ve direktiflere uymayacağı için isteği dışında hipnoza sokulamaz. Hipnoz iki kişi arasında yapılan bir sözleşmedir. Karşılıklı bu sözleşmenin yerine getirilmesi gerekir.

Hipnozu kimler yapabilir?

Hipnoz yapmayı öğrenen herkes hipnoz yapabilir. Ancak “hipnoz uygulamak” ile “hipnoz aracılığıyla hastalıkları tedavi etme”yi birbirinden ayırmak gerekir. Öğrenen herkes hipnoz uygulamayı başarabilir ancak hipnoz aracılığı ile hastalıkları tedavi edebilmek için hipnozu bilmenin yanı sıra hastalıkları tedavi konusunda eğitim almış olmak gerekir. Bu nedenle hekim, dişhekimi ya da (bazı psikolojik sorunların giderilmesi ya da eğitimini aldıkları bazı terapi yöntemlerini uygulamak üzere) Klinik psikologlar ve danışman psikologlar, diyetisyenler ve fizyoterapistler hipnoz ile tedavi yapabilirler.

Hemşireler; Hastalarla yakın ve güvenilir ilişki kurmak için, hastaları iyileşmeye motive etmede, moral vermek için, kaygısını gidermek için, stresini azaltmak için, operasyon sonrası iyileşmeyi gidermek için, kendilerini ruhsal açıdan daha güçlü hale getirmek için hipnozu kullanabilirler.

Danışman ve rehber öğretmenler; öğrencilerine öz güven kazandırmak, sınav kaygısını ortadan kaldırmak, dikkati arttırmak, yaşamda ne istediklerine kendi adlarına karar vermelerini kolaylaştırmak için öğrencilere hipnoz uygulayabilirler.

Sosyal Hizmet Uzmanları; Uğraştıkları tüm iletişim ve ıslah işlevlerinde hipnozdan mükemmel bir düzeyde yaralanabilirler.

Hipnozda kontrolümü kaybeder miyim?

isteyen herkes hipnoza girer

Kesinlikle hayır. Hipnoz sırasında kişinin kontrolünün istediği her an eline alabilir. Ama hipnozun süregen olmasi ve tedavinin başarılı olması için kontrolü ele almaz. Sadece gerektiğinde bazı durumları kontrol edeceğini bilir. Yani Kontrolün kendi elinde olduğunu kontrol etmeye kalkarsa hipnoz ortadan kalkar.

Hipnoz uygulayan kişinin söylediği her şeyi dinler, anlar, değerlendirir ve istemediği hiçbir şeyi söylemez, istemediği hiçbir şeyi de yapmaz. Ama eğer istenen şeyler terapi için gerekliyse ve kişi bunları yapmazsa hipnoz hali ortadan kalkar. Terapi başarılı olmaz. İyi bir terapi için terapistin istediği şeyler anında ve düşünülmeden yerine getirilmelidir. Eğer, hipnoz uygulayan kişi, hipnozdaki kişiden söylemek istemediği gizli sırlarını söylemesini ya da onun ahlaki ve sosyal değerlerine aykırı bir şeyi yapmasını isterse kişi bunu kabul etmez, daha da zorlanırsa hipnozdan çıkar.Ya da hipnoz sırasında böyle telkinler alsa bile yaşamında bu telkinler etkili olmaz.

Hipnozdan çıkamamak mümkün mü?

Hayır. Hipnoza alınan herkes, seans sonunda hipnoz uygulayan kişinin direktifleriyle hipnozdan çıkar. Diyelim ki hipnoz sırasında hipnoz uygulayan kişi çeşitli nedenlerle kişiyi hipnozdan çıkartmadan oradan ayrıldı. Bir süre sonra uygulayıcının uzaklaştığı süre ve mesafeye bağlı olarak hipnoz sona erer.

Hipnoza herkes girebilir mi?

Evet. Söylenenleri anlayan ve uygulayan herkes derin hipnoza girebilir. Hipnoz kontrolü kaybetmek değil aksine zihinsel kontrolü güçlendirmektir. Zeki, hayal gücü kuvvetli, kolayca dikkatini yoğunlaştırabilen kişiler hipnoza çok kolay girer, kolayca da derinleşebilirler.

Kaynak: Dave Elman

www.spatyom.com
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://zihinokulu.yetkin-forum.com
 
Hipnoz Hakkında
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Celseler ve Ruh hakkında
» Druidler Hakkında Bilgiler..
» Dualar Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Zihin Okulu :: Evrensel Enerji :: Hipnoz-
Buraya geçin: